12 Ekim 2009 Pazartesi

Efsane Yeniden Geliyor.. Football Manager 2010

Efendim her türk erkeğinin rüyalarını süsleyen oyun FM 2010 ekim sonunda piyasada.. Ama henüz çıkan trailer'i ve oyun görüntüleri de bizleri yeterince gaza getirmekte ve oyunu almak için sabırsızlığa sevketmektedir..




11 Ekim 2009 Pazar

9 Ekim 2009 Cuma

Teknosa Türkiye Kupası.. Futbol futbol nereye kadar :)


Sevgili sözlük arkadaşım ''uykulu'' İtü'de on numara bir değerlendirme yapmış.. Onun da izniyle sizlere bu değerlendirmeyi aktarmayı bir borç bilirim :) Ayrıca takip etmek isteyenlere on numara da bir blog; http://tasustu.blogspot.com

Teknosa'dan elektronik eşya alan, vakitlerini evde örgü örerek geçiren teyzelere müjde. Artık geleneksel bir hal alan, Beko Basketbol Ligi'nin (BBL) başlamasına kısa bir süre kala sahnede yerini alan Teknosa Türkiye Kupası bu yıl, Bursa, Konya, Mersin ve İzmir olmak üzere dört farklı şehrimizde 7 -12 Ekim 2009 tarihleri arasında gerçekleştirilecek. Yeni sezon öncesi takımların son halini görme adına faydalı bir turnuva olacaktır. Görmek için basketbolseverlerin gözünde 23 (Jordan abimize saygılar) boyutlu Doğan Holding yapımı D-Smart gözlükleri şart. Toplam 24 maç oynanacak olup, bunlardan 17'si canlı ve 7'si banttan D-Spor ekranlarında gösterilecektir.

Yazımızda 4 farklı grupta yer alan 16 takım ayrı ayrı incelenecek ve sekizli finallere kalınacak takımın -naçizane- tahmini yapılmaya çalışılacaktır.

A GRUBU - İzmir (10-11-12 Ekim)

Tartışmasız turnuvanın en zor grubu. Grupta, Oyak Renault, Efes Pilsen, Beşiktaş Cola Turka ve Kepez Belediyesi yer almaktadır.

1. Oyak Renault : 2008-2009 sezonunun flaş ekiplerinden biriydi. Özellikle Alex Gordon ve Evren Büker'in başarılı oyunu ile birçok sürprize imza atan ekibin bu yıl her iki başarılı oyuncusunu kaybetmesinin gücünde önemli bir kayba neden olacağını düşünüyorum. Her ne kadar Antalya Büyükşehir Belediyesi'nin ilk defa düzenlediği Antalya Cup'ta, 24 Eylül 2009 tarihinde oynanan maçta Antalya Büyükşehir Belediyesi'ni devirseler de gruptan çıkmaları zor. Yeni transfer genç NCAA oyuncuları (Josh Heytvelt, Mike Rose ve Wink Adam) gruptaki rakiplerine bazı güzellikler yapabilir bunu da not düşelim.

2. Efes Pilsen : Sezona flaş yabancı transferleri ile başlayan geçen sezonun şampiyonu Efes Pilsen grubun en büyük favorisidir. Sloven yıldız Bostjan Nachbar, Tau Ceramica'dan izlemeye alıştığımız başarılı guard Igor Rakocevic ve gözlüklerine kurban olduğumuz Porto Riko'lu yıldız pivot Daniel Santiago transferlerinin her biri ayrı bir başarıdır. Fazla söze hacet yok, Efes Pilsen'i şimdiden grubun lideri olarak ilan edebiliriz.

3. Beşiktaş Cola Turka : Özellikle basketbol ile ilgili bütçesinin futbolda kullanılması şeklinde eleştirilere maruz kalan, geçen sezon beklenen başarıyı gösteremeyen Beşiktaş Cola Turka'nın grupta işi zor gözükmektedir. Tanjevic'in vazgeçilmezlerinden biri olan Engin Atsür'ü Efes Pilsen'den transfer etmeleri Beşiktaş'ın bir artısıdır. Kendisinden bir türlü beklenenen patlamayı yapamayan, her zaman NBA'de oynayacak potansiyele sahip olarak gördüğüm Cevher Özer de Beşiktaş'ın bir diğer artı özelliği. Bakalım bu sezon yaptığı transferler ve geçen sezondan kalan oyuncuları ile Beşiktaş nasıl bir performans gösterecek?

4. Kepez Belediyesi : Grubun son incelenecek takımına geldik. Belediye kelimesine bünyeler aldanmasın, şahsi kanaatimce bu yılın en geniş kapsamda ve şaşırtıcı transferlerini gerçekleştiren takımdan bahsediyoruz. Cüneyt Erden, Erdem Türetken, Fatih Solak ve Ersin Görkem gibi başarılı Türk oyuncuların yanı sıra geçen sezonunun sayı bombacısı Alex Gordon'u da Oyak Renault'dan transfer ettiler. Sezonun başında Halil Üner ile ilgili yaşanan sorunlar sonrasında, takımın başına Banvit ve Yeni Zelanda milli takımlarından tanıdığımız başarılı koç Tab Baldwin'i getirdiler. Her ne kadar birbiri ile beraber yeni yeni oynamaya başlasalar da başarılı koç ve iyi kadrosu ile Efes Pilsen'den sonra grubun ikincisi olmaya en büyük aday takımdır.

B GRUBU - Bursa (7-8-9 Ekim)

Geldik tereyağlı iskender tadındaki gruba. Buradan tüm künefe severlere ayrıca selamlarımı gönderiyorum oy oy oy. Grupta Türk Telekom, Antalya Büyükşehir Belediyesi, Erdemir ve BBL'nin yeni misafiri Bornova Belediyesi takımları yer almaktadır. Takımlara şöyle bir göz atacak olursak eğer:

1. Türk Telekom : Bir önceki grupta yer alan Efes Pilsen'in yerini alan takım, grubun favorisi. Türk Telekom, yeni sezon öncesi tecrübeli pivot Hüseyin Beşok'un yanı sıra, Mersin Büyükşehir Belediyesi'nden Ümit Sonkol'u transfer ederek pota altını güçlendirmiştir. Yeni transferlerden biri de, gözümde ayrı bir yeri olan Şentürk kardeşlerin medar-ı iftiharı, Darüşşafaka alt yapısının yetiştirdiği başarı guardlara (Orhan Güler, Hakan Köseoğlu) yeni bir örnek teşkil eden Soner Şentürk'tür. Soner ile beraber Türk Telekom'un kenar kadrosu biraz daha zenginleşmiştir. Yabancı olarak NBA'de Indiana ve Utah Jazz'da endam eylemiş 1.93'lük Andre Owens, İspanya ACB'den guard Demond Mallet ve Fransa Nancy'den power forvet Lamayn Wilson transfer edilmiştir. Kısacası Türk Telekom, yeni koçları Murat Özyer ile birlikte turnuvada başarılı maçlar çıkartacaktır.

2. Antalya Büyükşehir Belediyesi : Grubun Erdemir ile birlikte ikinciliğin en büyük adayı olan bir diğer Antalya'dan iştirak eyleyen belediye takımı. 2010 Dünya Basketbol Şampiyonası'nın Türkiye'de oynanmasına karar verilmesinin akabinde Antalya'nın bir basketbol şehri haline getirilmesi çabalanmış ve bu çerçevede Doğan Hakyemez menajer, Orhun Ene koç ve Altar Tunçkol ise yardımcı koç olarak takımın başına getirilmiş ve gerek Türk, gerek yabancı oyuncuları ile başarılı bir kadro kurulmuştu. Sonrasında derenin altından yüksek debide akan sular neticesinde fotoğraf değişmiş, Doğan Hakyemez takımdan ayrılmış, Orhun Ene ise Banvit'in yolunu tutmuştur. Mevcut durumda da maçların Antalya'da oynanması düşünülmemektedir. Konuyu fazlaca dağıtmadan Antalya Büyükşehir Belediyesi eski gücünden kan kaybetmiştir. Bu sezonki Türk oyuncu transferleri de zannımca bu durumun bir yansımasıdır. Yeni transferlerinden Union Olimpija'lı Brian Greene ile Banvit'ten takımın bünyesine katılan Umut Yenice'nin turnuvada takımları adına başarılı bir performans sergileyeceğini düşünüyorum. Ayrıca, Darüşşafaka'da başarılı günler geçirmiş Altar Tunçkol da takım için önemli bir artıdır. Yine de Erdemir ile karşılaştırıldığında gruptan çıkma ihtimali daha düşüktür.

3. Erdemir : Gruptan çıkma yolunda ikinci adayım olan Erdemir, bu sezon başarılı Türk oyuncuları bünyesine katmıştır. Takımın başında ileride Türk basketbolunun değişmez koçlarından biri olacak Ahmet Çakı yer almaktadır. Yeni sezonda, Türkiye liginin başarılı oyun kurucularından ve sezonun asist kralı adayı Hakan Köseoğlu'nun yanı sıra Beşiktaş ve Fenerbahçe'de oynamış Erkan Veyseloğlu ve pota altının başarılı oyuncularından Ümit Türkoğlu takımın bünyesine kazandırılmıştır. Karşıyaka'dan bünyesine katılan Leon Williams ile birlikte Erdemir grupta Türk Telekom'u zorlayacak tek takım olarak karşımıza çıkacaktır.

4. Bornova Belediyesi : Grubun son takımı BBL'nin yeni yüzlerinden Bornova Belediyesi. Şimdiden konuşmak için erken olsa da seneye ikinci ligin yolunu tekrar tutması muhtemel bir takımdan bahsediyoruz. En büyük transferi yaşadığı sakatlıklardan muzdarip, 2001 NBA draftında 1. turda 11. sırada seçilen NBA kariyerine sahip ve geçen yıl NBDL'de başarılı performans gösteren Kedrick Brown'dır. İlk Avrupa macerasına Bornova Belediyesi'nde başlayacak olan Kedrick Brown'ın performansını şahsen merakla bekliyorum. Yine de gruptan çıkmaları imkansız gözükmektedir.

C GRUBU - Konya (10-11-12 Ekim)

Gel ne olursan ol gel. Yine de oyuncular Mevlana Şekeri'ni abartmasın, doping vs. olaylarına hızlı bir giriş yapmayalım. Neyse efenim Mersin Büyükşehir Belediyesi, Galatasaray Cafe Crown, Pınar Karşıyaka ve BBL'nin yeni ekibi Tofaş bu grupta yer almaktadır.

1. Mersin Büyükşehir Belediyesi : Grubun Galatasaray Cafe Crown ile birlikte favorisidir. Takımın başında hakemlerle yaptığı tartışmalarla ün salan kurt koç Ahmet Kandemir yer almaktadır. Takımın bünyesinde İnanç Koç ve Onur Aydın gibi başarılı Türk oyuncuları yer almaktadır. NCAA'den kazandırdığı sağlam oyuncularla nam salan Ahmet Kandemir'in yine takımın bünyesine çok başarılı oyuncular kazandırdığına eminim. Ayrıca Darüşşafaka'da 2002/2003 sezonunda oynayan, başarılı üçlükleri ile tanınan Richie Frahm'ı da bünyesine katmıştır. İlgili zatın Türkiye'den gidişi oldukça olaylı olmuştu, aslında bu ayrı bir yazı konusu olabilir. Yeni transferlerden biri de Ukrayna'dan 33 yaşındaki Litvanya milli takımında da forma giyen Rolandas Jarutis'tir. Her ne kadar Pınar Karşıyaka zorlasa da gruptan Galatasaray Cafe Crown ile birlikte çıkacaktır.

2. Galatasaray Cafe Crown : Arvidas Macijauskas ile birlikte Litvanya basketbolunun beklenen patlamasını yapamayan Simas Jasaitis'i yeni sezonda kadrosuna katan Galatasaray grubun tartışmasız en güçlü takımıdır. Oyak Renault'da başarılı bir sezon geçiren ve bu başarısı ile milli takım aday kadrosuna çağrılan Evren Büker, başarılı ve potansiyeli yüksek oyun kurucu Can Akın ile Ülker altyapısınan yetişen Banvit'ten takımın bünyesine katılan Caner Topaloğlu önemli Türk oyuncu transferleridir. Her ne kadar Hüseyin Beşok, Cüneyt Erden ve Erdem Türetken'in gitmesi ile kan kaybı yaşayan Galatasaray mevcut genç ve dinamik kadrosu ile turnuvada başarılı maçlar çıkartacaktır. Simas Jasaitis'in yanı sıra Ural Great 'ten transfer ABD'li guard Darius Washington ayrıca izlenmelidir.

3. Pınar Karşıyaka : Ayhan Kalyoncu ile yollarının ayırarak geçen sezon Beşiktaş'ın başında yer alan başarılı koç Hakan Demir ile yeni sezona başlayan Pınar Karşıyaka başarılı oyun kurucu Hakan Köseoğlu'nun takımdan ayrılması ile önemli bir güç kaybetmiştir. Oyak Renault'dan üçlük ustası Alper Saruhan, Ülker altyapısından yetişmiş genç yetenek Birkan Batuk, Efes Pilsen'den yetişme pota altı oyuncularından Emre Bayav yeni transferlerinden bazılarıdır. NCAA'den transferi şutör oyun kurucu Ryan Toolson'ın takımı adına başarılı performans göstereceğini düşünüyorum. Koç Hakan Demir faktörü de önemli olsa da Mersin'e göre gruptan çıkma şansının daha düşük olduğunu düşünüyorum.

4. Tofaş : Amiyane tabirle son yıllarda ligin asansör takımına, vakt-i zamanın David Rivers ve Rashard Griffith'li efsane kadrosu ile basketbolseverlerin kalbinde ayrı bir yeri olan grubun son takımına geldik. Beşiktaş'tan transferleri genç oyun kurucu Mehmet Yağmur kayda değer transferdir. Transfer döneminde sesi fazla çıkmayan Nihat İziç'in çalıştırdığı takımın gruptan çıkma ihtimali mucizelere bağlıdır. Caron Butler'ın kuzeni, NBDL'den transfer Lamar Butler'ın performansını da izlemek lazım, bunu da not düşelim.

D GRUBU - Mersin (7-8-9 Ekim)

Geldik Banvit, Fenerbahçe Ülker, Aliağa Petkim ve Darüşşafaka Cooper Tires'ın yer aldığı son gruba. Sırayla takımlarımıza bir göz atalım:

1. Banvit : Ticari anlamda kırmızı et severleri de bünyesine katmaya çalışan Banvit firmasının basketbola desteği devam ediyor. Her sezon başarılı oyuncuları kadrosuna katan Banvit, bu sezon da bu geleneğinden vazgeçmedi. Türk Telekom'daki tüm Barış'ları (Barış Özcan ve Barış Ermiş) yeni sezonda Banvit bünyesinde izleyeceğiz. Ülkemizde önceden Kepez Belediyesi'nde forma giyen Keith Simmons'ın yanı sıra Aliağa Petkim'den tanıdığımız atletik oyuncu Chuck Davis de takımın bünyesine kazandırılmıştır. Kısacası Banvit, Türkiye'yi yakından tanıyan yabancı oyuncularının yanı sıra başarılı Türk oyuncuları ile gruptan Fenerbahçe Ülker ile birlikte çıkmaya aday takım olacaktır.

2. Fenerbahçe Ülker : Transferin suskun takımlarından birine geldik. Kısa ve öz transfer olarak eski oyuncusu Tarence Kinsey 1 yıllık NBA macerasındn sonra tekrar takımına geri dönmüştür. Ayrıca Olympiakos'dan başarılı oyun kurucu Lynn Greer takıma kazandırılmıştır. Willie Solomon ve Gordon Giricek gibi yıldızları da bünyesinde barındıran Fenerbahçe gruptan rahat bir şekilde 1. çıkacaktır.

3. Aliağa Petkim : Tofaş ve Bornova Belediyesi ile birlikte ligde tutunmakta zorlanacak bir takım olma ihtimali yüksek Aliağa Petkim'e geldik. Geçtiğimiz sezon son anda ligde kalma başarısı gösteren takımda transfer döneminde kan kaybı yaşanmış ve gelen oyuncuların da gidenlerin yerini doldurması zor olacaktır. NCAA'den transferleri Divaldo Mbunga mensup olduğu ülke (Angola) itibariyle lige ayrı bir renk katacaktır. Angola milli takımının Efes Pilsen Cup'taki mücadelesi hala gözlerimizin önünde. Union Olimpija'dan transferleri Euroleague tecrübeli Aleksej Nesovic takımın önemli bir artı değeridir.

4. Darüşşafaka Cooper Tires : Ligde tutunma adına Anadolu Grubu ile sponsorluk anlaşması yapan ve geçtiğimiz sezonda da Darüşşafaka Cooper Tires ismi ile mücadele eden grubun son takımına geldik. Daçka'nın grupta Banvit'i zorlayacak ve ikincilik mücadelesinde ön plana çıkacak takım olarak görüyorum. Geçtiğimiz sezon Golden State Warriors'ta oynayan Jermareo Davidson takımın bu sezonki en büyük transferlerinden biridir. Ayrıca Fenerbahçe Ülker'den tanıdığımız geçtiğimiz sezon Erdemir'de mücadele eden oyun kurucu Hakan Demirel de takımın bünyesine kazandırılmıştır. Altyapıdan yetişen Polat Kaya da takıma geri dönmüştür. NCAA'de 24.5 sayı ortalaması yakalayan oyun kurucu pozisyonundaki skorer Stefon Jackson da kayda değer transferlerden biridir. Şahsi düşüncem Daçka Banvit'i zorlayarak gruptan ikinci olarak çıkabilir.

Dört grupta takımları ayrı ayrı ele aldıktan sonra son olarak grup bazında sıralama tahminlerimi sunarak yazıyı sonlandırıyorum. İzleyebilecek tüm arkadaşlara iyi seyirler dileklerimle...

A GRUBU
1. Efes Pilsen
2. Kepez Belediyesi
3. Beşiktaş Cola Turka
4. Oyak Renault

B GRUBU

1. Türk Telekom
2. Erdemir
3. Antalya Büyükşehir Belediyesi
4. Bornova Belediyesi

C GRUBU

1. Galatasaray Cafe Crown
2. Mersin Büyükşehir Belediyesi
3. Pınar Karşıyaka
4. Tofaş

D GRUBU


1. Fenerbahçe Ülker
2. Darüşşafaka Cooper Tires
3. Banvit
4. Aliağa Petkim
Tüm takımlara başarılar...

Gezme Ceylan Bu Dağlarda...


Ceylan önkol 14 yaşında, Diyarbakır’ın Lice ilçesinin Hambaz mezrasında hayvanları otlatırken, karnına isabet eden patlayıcı (havan topu, roket ya da benzeri ) sonucunda paramparça oluyor.

Anne Saliha Önkol; ''Ceylan'ımın kime zararı vardı? Neden öldürüldü? Ben şimdi kızımın ölümüne neden olanı nasıl bulacağım? Kime hesap soracağım. Sadece hayvanları otlatıyordu. Başka bir suçu yoktu. Daha 14 yaşında ve onu paramparça olmuş bir şekilde gördüm. Ben buna nasıl dayanacağım? Kızımızın hesabını kim kimden soracak? Neden çocuğum durduk yere öldürüldü?''

Ağabey Rıfat Önkol; ''Karın bölgesine isabet etmiş. Kız kardeşimin parçalarını ağaçların tepesinden topladık. Vücudundaki bazı parçaları kendi elimizle çıkardık. ceset başında bekleyerek ağıt yaktık. Altı saat boyunca savcı ve doktorun gelmesini bekledik. Bazı milletvekillerini aradık. sonunda savcı, can güvenlikleri olmadığı gerekçesiyle cesedin Abalı Karakolu’na getirilmesini istedi. Biz de başka köyden tabut bularak, ceset parçalarını battaniyeye sararak kendi imkânlarımızla Bingöl’e bağlı Abalı Karakolu’na götürdük. İnsan hayatı bu kadar ucuz mu? Neden sahiplenen olmuyor?''

Yaşadığımız ülke hakkında artık kelimelerimizin bitmesine vesile olan garip.. Artık ne söylenir, ne yazılır ki bu günahsız için.. Yıllar yılı ''hesabını sor devlet baba!'' dedik durduk.. Ama ne devlet baba var ortada hesap soran ne de sorulan hesap..

Ne diyeyim; mekanı cennet olsun.. Vatan sana canım feda be (!)

*kaynak; taraf gazetesi, itü sözlük

8 Ekim 2009 Perşembe

Ağlama Melis :(((



Sevgili tespit ve gözlem üstadımız Umut Sarıkaya'nın adeta efsaneleşen bir karikatürü vardır sözlük alemlerinde de çokça ekmeğini yediğimiz.. Her can sıkıntısında yazdıkları okunup şenlenilen, her buhranda çizdiklerine bakıp ortalık yerde kahkaha patlatmanıza vesile olan adamdır Sarıkaya.. Nimettir, candır, canandır vallahi..

Şahsi oynamıyoruz beyler! Adam geçicek top geçmeyecek!

İyi ki varsın abi.. Büyüksün.. :)

Armando Picchi'den Adana'ya hürmetler :)




Zengin adamlar biricik oğullarına yüzyıllık kulüpler satın alıp o kulüpleri oyuncak haline getirmeye çalışırken bu ülkede, tüm bu ve benzerlerine inat hayata baktıkları pencere aynı olan iki takımın yaptığı bir maç vardı.. Çirkinliklerden ziyade çok da güzel şeyler olmakta bizim yalnız ve güzel ülkemizde.. Lakin ne yazık ki ogün o statta bulunma şerefine nail olamayacak olanlar için bir babayiğit çıkıp da yayınlamadı şu maçı..

Tüm adana halkına, bu işte emeği geçen herkese, Demirsporlulara ve Livorno'ya en içten teşekkürlerimi sunuyorum.. Hala umut edebilecek bir şeyler kaldığını bizlere gösterdikleri için.. Kazanan kesinlikle yaşam, umut ve birbirlerinin dillerini dahi bilmedikleri halde birbirlerini seven insanların sevgisidir...

Cem Dizdar'ın da dediği gibi; ''Adana'daki çocuklar İtalya'daki çocuklara gelin beraber top oynayalım, skor falan pek de mühim değil maksat dünyaya nasıl ve nerden baktığımızı o baktığımız dünya görsün.''

Şimşeklere de selam çakmayı unutmayalım..

* Resimler için canım sözlüğümüz İtü'ye de selamlar..

Efsane Maraton Bitmez Tükenmez Aşkıyla Geliyor!!!

Şükrü Saracoğlu Stadı bugünkü halini almadan evvel efsane olan bir şeyi ihtiva ederdi; Efsane Maraton.. Stadın yeni durumundan ve giderek etkisizleşen tribünlerden muzdarip Fenerbahçelilerin ise son günlerde çok sesli renktaşları var.. Maraton a ve b tribünleri son zamanlardaki sessizlikten sıkılmış olacaklar ki bitmez tükenmez aşklarıyla yeniden dönme hazırlığındalar.. Onları yalnız bırakmamak elzemdir diye düşünüyorum..

Yüklen yüklen :))


Kaldır Engelleri


Galatasaray'ın yıldız oyuncuları Emre Aşık, Gökhan Zan ve Mustafa Sarp engelli sporcular için Bahçelievler Hasan Doğan Spor Kompleksindeydiler..

Engelli oyuncularla biraraya gelen oyuncular ''Burda bulunmak gurur ve mutluluk verici. Onlara destek vermek herkesin görevi.'' diyerek sosyal konulara olan hassasiyetlerini de göstermiş oldular..

Biz de kendilerine tebriklerimizi iletiyoruz..

Mascherano Juve'ye...


Corriere dello Sport'un haberine göre Liverpool'un Arjantinli önliberosu Javier Mascherano İtalyan devi Juventus'a transfer olabilir..

Roma'dan Alberto Aquilani'nin transfer edlmesi ve Rafa Benitez'in gözünü diğer gözde isim Lee Cattermole'a çevirmesi bu transferin gerçekleşmesini sağlayabilir.. Yaklaşık iki ay önce 30 milyon €'luk Barcelona teklifini geri çeviren Liverpool'un herhangi bir teklif konusunda nasıl davranacağı merak konusu..

Halihazırda Poulsen ve Thiago'ya sahip Juve'ninse ortasahasını güçlendirmek istediği de aşikar..

7 Ekim 2009 Çarşamba

Turkcell Süperlig 2009/2010 sezonu yeni puan durumu


Malum Ankaraspor'un durumu ortada.. Alınan karar küme düşürülmeleri ve 07/10/2009 tarihinden sonra kendileriyle oynayacak olan takımlara 3 puan eklenmesi ve Ankaraspor'un mağlup sayılması.. Eski puan durumunun yerini alan yenisi ile lige yeni bir hava gelmiş durumda.. İşte puan durumları..

eskisi;


ve yenisi;

Cordoba Cordoba Oscar Cordoba


Geçenlerde televizyon izlerken geçen altyazıyla şahsımı kendisini tekrardan araştırmaya iten adam. Bir önliberodan daha teknik, bir stoperden çok daha yüksek bir oyun zekasına sahip olan adam. O, topla Maradona misali oynayıp kaptırdığı ve kalesinde gol olarak gördüğü toplarda dahi eleştirilmeye kıyılmayan adam.. Oscar Cordoba..

Altyazı şöyle; Beşiktaşlı ve Antalsporlu eski kaleci Oscar Cordoba Eduardo Arce 39 yaşında yeniden milli formayı giymek için milli takıma çağrıldı..

100. yılda gelen şampiyonluğun mimarlarında olan Oscar hem kariyerinin hem de futbolunun sonbaharında pek de güzel bir şekilde ödüllendirilmiş.. Tebriklerimizi Türkiye'lerden gönderiyoruz..

Şu sıralar Millonarios forması giyen Oscar'a milli takımında da 39 yaşından sonra 1 numarayı giyebilmesi için şans diliyoruz..

Büyükşehir Belediyesi Ankaraspor Ve Geleceği


Bir takım güçler tarafından adeta oyuncak edilen ve neticesinde küme düşme cezasına çarptırılan Ankaraspor hakkında Disiplin ve Tahkim Kurulu kararlarını açıkladı..

Türkiye Futbol Federasyonu Yönetim Kurulu bugün İstanbul'da yaptığı toplantıda, Tahkim Kurulu'nun 06.10.2009 tarihli kararları uyarınca bu cezası kesinleşen Ankaraspor A.Ş'nin mevcut ve gelecekteki durumu hakkında kararlar aldı.
TFF Başkanvekili Lutfi Arıboğan ve TFF Yönetim Kurulu Üyesi Yunus Egemenoğlu'nun kamuoyu ile paylaştığı Türkiye Futbol Federasyonu Yönetim Kurulu kararları şöyle:
1)Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu'nun 15.09.2009 tarihli kararı uyarınca bir alt lige düşürülen ve Tahkim Kurulu'nun 06.10.2009 tarihli kararları uyarınca bu cezası kesinleşen Ankaraspor A.Ş.'nin 2009-2010 sezonunda Turkcell Süper Lig müsabakalarına iştirak etmemesine, 2010-2011 sezonundan itibaren Bank Asya 1. Ligi'nde yer almasına,
2)Ankaraspor A.Ş.'nin 2009-2010 sezonunda Turkcell Süper Lig'de 08.08.2009 tarihinde oynadığı Antalyaspor A.Ş.-Ankaraspor A.Ş. (0-1), 16.08.2009 tarihinde oynadığı Ankaraspor A.Ş.- Gençlerbirliği (1-1), 23.08.2009 tarihinde oynadığı Gaziantepspor-Ankaraspor A.Ş. (1-1) ve 31.08.2009 tarihinde oynadığı Ankaraspor A.Ş.-Galatasaray A.Ş. (0-2) müsabakalarının, 3-0 Ankaraspor A.Ş.nin hükmen mağlup, rakiplerinin ise 3-0 hükmen galip sayılarak tesciline,
a)Bu müsabakalarda atılan gollerin gol krallığı sıralamasında dikkate alınmasına,
b)Bu müsabakalarda futbolcuların gördükleri sarı ve kırmızı kartların, disiplin ihlalleri ile alınan cezaların geçerli sayılmasına,
3)Ankaraspor A.Ş.'nin, 5. haftada Kayserispor ile, 6. haftada Denizlispor ile, 7. hafta Beşiktaş A.Ş. ile, 8. haftada Kasımpaşaspor ile oynanmayan müsabakalarda ve Turkcell Süper Lig fikstürü uyarınca 07.10.2009 tarihinden sonra oynanması planlanan müsabakalarda 3-0 hükmen mağlup, rakiplerinin ise 3-0 hükmen galip sayılmasına;
a)Ankaraspor A.Ş.'nin 06.09.2009 tarihli Yönetim Kurulu Kararı uyarınca oynanmayan 5. hafta müsabakasının, rakip takım mensuplarının müsabaka sayısı ile belirtilen cezalarının infazı hesabında geçerli sayılmasına,
b)Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu'nun 15.09.2009 tarihli kararı sonrasında oynanmayan 6., 7. ve 8. hafta müsabakaları ile 07.10.2009 tarihinden sonra oynanması planlanan müsabakalarının, rakip takım mensuplarının müsabaka sayısı ile belirtilen cezalarının infazı hesabında dikkate alınmamasına,
4)2009-2010 sezonunda Turkcell Süper Lig'den Ankaraspor A.Ş.'den başka 2 takımın daha Bank Asya 1. Ligi'ne düşmesine,
5)2009-2010 sezonunda Bank Asya 1. Ligi'nden 3 takımın Turkcell Süper Lig'e çıkmasına,
6)Ankaraspor A.Ş.'nin futbolcuları için, 07/10/2009 saat 00:00 ile 22/10/2009 saat 23:59 tarihleri arasında, FIFA'ya bildirim yapılarak özel transfer ve tescil dönemi açılmasına, bu süre içinde Ankaraspor A.Ş. futbolcularının, Ankaraspor A.Ş.'nin yazılı muvafakatının alınması koşulu ile transfer yapabilmelerine,
7)Ankaraspor A.Ş.'nin sözleşmesi devam eden ve TFF Yönetim Kurulu tarafından açılacak özel transfer döneminde, 2009-2010 sezonu transfer dönemlerinde Ankaraspor A.Ş'den ayrılmayan yabancı futbolcu ve teknik adamlarının TFF 1. Lig Statüsü madde 2/1 gereği sözleşmelerinin sonuna kadar Ankaraspor A.Ş'ye bağlı olarak kalabilmelerine;
8)Ankaraspor A.Ş.'nin, Futbol Kulüpleri Tescil Talimatı'nın 17. maddesinin 3. fıkrası hükmüne uygun olarak, 2009-2010 sezonunda Türkiye Kupası'na katılmasına,
9)Ankaraspor A.Ş.'nin 2009-2010 Turkcell Fair-Play Ligi'nden çıkartılmasına;
10)Ankaraspor A.Ş'ye, naklen yayın gelirleri ve isim sponsorluğu ile ilgili olarak "dayanışma payı" ve "isim hakkı" adı altında ödenen bedellerin kulübün 2009-2010 sezonunda Turkcell Süper Lig'de oynaması gereken 34 müsabakadan; oynadığı 4 müsabakaya isabet eden kısmının mahsubu ile yapılan fazla ödemelerin kulüp tarafından TFF'ye iade edilmesine,
11)Ankaraspor A.Ş.'ye 2009-2010 sezonunda Turkcell Süper Lig'de oynadığı 4 müsabakadaki "performans primi" adı altında herhangi bir ödeme yapılmamasına,
12)TFF Yönetim Kurulu'nun 03.09.2008 tarihinde aldığı kararda belirlenen naklen yayın geliri dağıtım kriterlerinin aynen uygulanmasına karar verildi.

2009'un en golcüleri


IFFHS isimli güzide istatistik kurumunun vermiş olduğu verilere göre 2009 yılının en golcü isimleri belirlenmiş.. Listede tanıdık iki isim var.. Birisi Galatasaray forması giyen Milan Baros, Diğeri ise Fenerbahçeli Daniel Gonzalez Güiza..


1. Luís Fabiano Clemente (Sevilla FC / Brasil) 13 (11/2)
2. Alan Kaluyituka Diyoko (TP Mazembe Lubumbashi / Congo DR) 13 (5/8)
3. Carlos Alberto Pavon (Real CD España San Pedro Sula / Honduras) 12 (8/4)
4. Milan Baroš (Galatasaray SK İstanbul / Česká Republika) 12 (6/6)
Bryan Omony (Kampala City Concil FC / Uganda) 12 (6/6)
6. David Villa (Valencia CF / España) 11 (9/2)
7. Didier Drogba (Chelsea FC London / Côte-d'Ivoire) 11 (7/4)
8. Firas Al-Khatib (Al-Arabi Kuwait-City / Syria) 11 (6/5)
9. Prince Tagoe (Al-Ittifaq Damman / Ghana) 10 (2/8)
10. Leandro Montera da Silva (Gamba Osaka / Brasil) 10 (0/10)
Francesco Totti (AS Roma / Italia) 10 (0/10)
Abdelmalek Ziaya (Entente Sportive de Sétif / Algérie) 10 (0/10)
13. Mohammed Al-Zino (Al-Majd Damascus / Syria) 9 (6/3)
14. Mirlan Murzaev (Dordoi-Dynamo Naryn / Kyrgyzstan) 9 (4/5)
15. Jehad Al-Hussin Fadel (Al-Kuwait SC Kaifan / Syria) 9 (1/8)
Cristiano Ronaldo dos Santos Aveiro (Manchester United FC / Real Madrid CF / Portugal) 9 (1/8)
17. Claudio Pizarro (SV Werder Bremen / Perú) 9 (0/9)
18. Shinij Okazaki (Shimizu FC S-Pulse / Japan) 8 (8/0)
Hassan Rabia Al-Housni (Al-Suwaiq Club Batna / Al Nasr Riyadh / Oman) 8 (8/0)
20. Frank Lampard (Chelsea FC London / England) 8 (6/2)
21. Mrisho Ngassa (Young Africans Dar-es-Salaam / Tanzania) 8 (3/5)
22. Nassir Ali Al-Shamrani (Al-Shabab FC Riyadh / Saudi Arabia) 8 (2/6)
23. Robert Akaruye (Busaiteen Club / Nigeria) 8 (0/8)
Hyunh Kesley Alves (Becamex Binh Duong / Vietnam) 8 (0/8)
Mauro Boselli (Club Estudiantes de La Plata / Argentina) 8 (0/8)
Ahmed Abdel Raouf (ENPPI Cairo / Egypt) 8 (0/8)
Orlando Edmundo Rodríguez (CD Árabe Unido Cólon / Panamá) 8 (0/8)
28. Carlo Costly (GKS Belchatow Katowice / Honduras) 7 (7/0)
Lin Gao (Shanghai Shenhua / China) 7 (7/0)
Blas Antonio Miguel Pérez (Pachuca CF / Panamá) 7 (7/0)
William Osael Romero (CD Vista Hermosa / El Salvador) 7 (7/0)
32. Mohamed Aboutreika (Al-Ahly Cairo / Egypt) 7 (6/1)
Edin Džeko (VfL Wolfsburg / Bosne i Hercegovine) 7 (6/1)
Wayne Rooney (Manchester United FC / England) 7 (6/1)
35. Siu-Ki Chan (South China AA / Hong Kong) 7 (5/2)
Fernando Torres (Liverpool FC / España) 7 (5/2)
37. Matthew Amoah (NAC Breda / Ghana) 7 (4/3)
Samuel Eto'o Fils (FC Barcelona / Cameroun) 7 (4/3)
39. Giuseppe Rossi (Villarreal CF / Italia) 7 (3/4)
40. Serge Lofo Bongeli (AS Vita Club / Congo DR) 7 (2/5)
Fernando Llorente (Athletic Club Bilbao / España) 7 (2/5)
Lionel Andrés Messi (FC Barcelona / Argentina) 7 (2/5)
Martín Palermo (CA Boca Juniors Buenos Aires / Argentina) 7 (2/5)
Luis Suárez (AFC Ajax Amsterdam / Uruguay) 7 (2/5)
45. Lisandro López (FC do Porto / Olympique Lyonnaise / Argentina) 7 (1/6)
46. Endurance Idahor (Al-Merreikh Omdurman / Nigeria) 7 (0/7)
Carlos Eduardo Ferrari »Cacá« (South China AA / Brasil) 7 (0/7)
Nikica Jelavić (SK Rapid Wien / Hrvatska) 7 (0/7)
Ulises Mendivil (Pachuca CF / México) 7 (0/7)
Victor Namo (Kano Pillars FC / Nigeria) 7 (0/7)
Jorge Martín Núñez (Nacional FBC Asunción / Paraguay) 7 (0/7)
Rodrigo Teixeira Pereira (Deportivo Cuena / Brasil) 7 (0/7)
53. Josmer Volmy Altidore (Xerez Club Deportivo / USA) 6 (6/0)
Teerasil Dangda (Muang Thong United / Thailand) 6 (6/0)
Álvaro Saborío (FC Sion / Costa Rica) 6 (6/0)
56. Celso Borges (Fredrikstad FK / Costa Rica) 6 (5/1)
Giovani Dos Santos Ramírez (Tottenham Hotspurs FC / Ipswich Town / México) 6 (5/1)
Mario Gómez (VfB Stuttgart / Deutschland) 6 (5/1)
Given Singuluma (TP Mazembe Lubumbashi / Zambia) 6 (5/1)
60. Vicenzo Iaquinta (Juventus FC Torino / Italia) 6 (4/2)
Dirk Kuijt (Liverpool FC / Nederland) 6 (4/2)
62. Alexander Frei (FC Basel / Schweiz) 6 (3/3)
Daniel Gonzalez Güiza (Fenerbahçe SK İstanbul / España) 6 (3/3)
Naif Ahmed Hazazi (Al-Ittihad Club Jeddah / Saudi Arabia) 6 (3/3)
65. Thierry Henry (FC Barcelona / France) 6 (2/4)
Vu Phong Nguyên (Becamex Binh Duong / Vietnam) 6 (2/4)
Robin van Persie (Arsenal FC London / Nederland) 6 (2/4)
68. Ahmed Eid Abdelmalik (Haras El-Hodoud Alexandria / Egypt) 6 (1/5)
Flávio da Silva Amado (Al-Ahly Cairo / Angola) 6 (1/5)
Dejan Damjanović (FC Seoul / Crna Gora) 6 (1/5)
Vladimir Dvalishvili (Maccabi Haifa FC / Georgia) 6 (1/5)
Trésor Mputu Mabi (TP Mazembe Lubumbashi / Congo DR) 6 (1/5)
Ivica Olić (Hamburger SV / FC Bayern München / Hrvatska) 6 (1/5)
74. Claudio Daniel Bieler (Liga Deportiva Universitario de Quito / Argentina) 6 (0/6)
Diego Ribas da Cunha (SV Werder Bremen / Juventus FC Torino / Brasil) 6 (0/6)
Jonathan Rafael Fana Frias (Vibe CT W Connection FC Marbella / Rep. Dominica) 6 (0/6)
José Paolo Guerrero (Hamburger SV / Perú) 6 (0/6)
Jádson Rodrigues da Silva (FC Shakhtyor Donetsk / Brasil) 6 (0/6)
Keryn Jordan (Auckland City FC / New Zealand) 6 (0/6)
Keirrison de Souza Carneiro (SE Palmeiras São Paulo / Brasil) 6 (0/6)
Alisher Khalikov (PFC Neftchi Fargana / Uzbekistan) 6 (0/6)
Dame N'Doye (FC København / Sénégal) 6 (0/6)
Min-Oo Soe (Kanbawza FC / Myanmar) 6 (0/6)
Willamis de Souza Silva (Grêmio de Football Porto-Alegrense / Brasil) 6 (0/6)
Bogdan Sorin Stancu (FC Steaua Bucureşti / România) 6 (0/6)
André Toussaint (Vibe CT W Connection FC Marbella / Trinidad & Tobago) 6 (0/6)

Milan mı? Neden olmasın?


Şu sıralar ülkesi Brezilya'da Flamengo forması giyen Adriano'nun menajerinin vermiş olduğu röportajdan bir kuple.. Milan mı? Neden olmasın?

Milan'ın sportif direktörü Ariedo Braida'nın Brezilya gezisinde yayılan bu rivayet gerçeğe dönüşebilir.. Flamengo'lu defans oyuncusu David ve ortasaha oyuncusu Jucilei için Brezilya'da bulunan Bradia her an bizim tosun paşa için müjdeyi verebilir..

Adriano'nun menajerine göre ise kendisi Internazionale'de oynarken dahi böyle bir ihtimalin olduğunu söylemiştir..

Milan elden gidiyor...













Tarihi başarılarla dolu, birbirinden değerli oyuncuları yıllar yılı kadrosunda bulundurmuş, milli takım teknik direktörümüz Fatih Terim'in de çalıştırma başarısına nail olduğu A.C. Milan'ın satışı gündemde..

Son günlerde artan taraftar protestoları ve takımın kaotik durumu bu gelişmeyi hızlandırabilir.. Talip olan kişi isi bir arnavut.. Rezart Taçi.. 1971 doğumlu ve ülkesinde son derece mühim bir petrol şirketinin de sahibi.. Ezelden beri milan sempatizanı olduğu bilinen Taçi, bakalım bu hamlesinde muvaffakiyet sağlayabilecek mi?

Zira kendisi de böyle bir olayın vuku bulabileceğini belirterek ''hem Berlusconi hem de Galliani benim iyi dostlarımdır.'' diyerek talibini yinelemiştir..

TRT Sen bizim her şeyimizsin :))



TRT Genel Müdürü İbrahim Şahin şifreli maç yayıncılığına TRT'nin son vermeye hazırlandığını açıkladı. Müjde yakında!

TRT'nin maç yayınlarına talip olduğunu belirten Şahin, şifreyi kaldırıp açık yayıncılık yapacaklarını söyledi. TRT Genel Müdürü İbrahim Şahin, bugünün TRT'sinin dünün TRT'sinden çok farklı olduğunu belirterek, 'Çünkü bu teknolojik çağı yakalamış yayıncılık gelişmele- rini izleyen ve rekabet eden bir TRT'yiz' dedi.

Şahin, TRT Genel Müdürlüğü'nde, gazete ve televizyonların Ankara temsilcileriyle yaptığı sohbet toplantısında, günümüzde TRT'nin sadece Türkiye'deki medya ile değil, dünya medyalarıyla da rekabet etmek istediğini söyledi.

Şifreyi kaldırıp açık yayıncılık yapacaklarını belirten Şahin, "Maç yayınlarının şifresiz, açık yapılmasından yanayım. Bu konuda çalışma yaptırıyorum. Arjantin modelini inceletiyorum" dedi.

MODEL ARJANTİN'DEN

Arjantin modeli olarak bilinen çalışmaya göre şifreli maç yayınlayan platformların işi zora girecek. Arjantin modeli, şifreli maç yayınları sebebiyle özellikle gençlerin maç seyredebilmek için belli ortamlarda toplanmalarının önüne geçmek için uygulanmaya başlanan bir yöntem. Toplu maç seyredilen ortamlarda gençlerin farklı etkilenmelerle karşı karşıya kalmamaları için uygulanan yöntem Arjantin'de olumlu sonuçlar verdi. TRT de maç yayın ihalesine girip şifresiz maç yayınlamayı ve herkesin istediği yerden maçları seyredebil-mesine imkan vermeyi amaçlıyor.

*kaynak: http://www.haberaktuel.com/trt-sifresiz-mac-yayini-icin-kollari-sivadi-haberi-227927.html

ALS moral gecesi




Moraller Yerine Geldi..

Als Derneğinin Organize Ettiği Moral Gecesi, Spor ve Sanat Dünyasının Ünlü Simalarının da Katılımıyla Polat Renaissance Otel'de Gerçekleşti.

ALS Derneğinin organize ettiği moral gecesi, spor ve sanat dünyasının ünlü simalarının da katılımıyla Polat Renaissance Otel'de gerçekleşti. Galatasaray ve Fenerbahçe'de bir dönem forma giyen futbolcu Sedat Balkanlı'nın vefatının ardından yapılan bu ilk gecede, ALS-MNH Derneği Başkanı İsmail Gökçek'in açılış mesajı, katılan konukları duygulandırdı.

Tarık Tüfekçi, Berrin, Nadide Sultan, Davut Güloğlu, Umut Akyürek, Koray ve Alişan'ın sahneye çıkarak şarkılar söylediği geceye, Fenerbahçe Asbaşkanı Şekip Mosturoğlu, Bursaspor Teknik Direktörü Ertuğrul Sağlam, İstanbul Büyükşehir Belediyespor Teknik Direktörü Abdullah Avcı, eski futbolcu Hasan Şaş, teknik direktör Giray Bulak başta olmak üzere çok sayıda spor adamı da katıldı.

Melih Gümüşbıçak'ın sunduğu gecede, ALS-MNH Derneği'ne katkıda bulunan isimlere de birer plaket takdim edildi. Show TV Genel Müdürü ve ALS Derneği Onursal Başkanı Saner Ayar'a dernek adına plaketini ALS Derneği Başkan Yardımcısı Şükran Balkanlı, Bakırköy Belediye Başkanı Ateş Ünal Erzen'e plaketini Tufan Aker, gazeteci ve yazar Tahir Kum'a plaketini Dernek Yönetim Kurulu Üyesi Adalet Gökçek, İş Adamı ve ALS Derneği Onursal Başkanı Ayhan Bermek'e plaketini ALS Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Güllü Gökçek, İbrahim Polat ve Adnan Polat adına Polat Renaissance Otel müdürlerinden Aytekin Karakaya'ya plaketini Ersin Açılan, Turkcell adına spor faaliyetleri sorumlusu Harun Velioğlu'na plaketini Filiz Özbey, Spordan Sorumlu Devlet Bakanı Faruk Özak adına danışmanı İlker Dilek'e plaketini Adalet Gökçek, Spor Toto Teşkilat Müdürlüğü adına Şehnaz Yeygel'e plaketini Şükran Balkanlı verdiler.

Futbol dünyası gecenin sonunda bir de jest yaptı ve geliri ALS-MNH Derneği'ne kalacak bir turnuvanın sözünü verdi. Fenerbahçe, Bursaspor, Kasımpaşa ve İstanbul Büyükşehir Belediyespor, tarihi sonradan tespit edilecek bir turnuvada karşılaşacak ve toplanan gelirler ALS hastalığı ile mücadele eden hastalara bırakılacak.

*kaynak: http://www.als.org.tr/

Amyotrofik lateral skleroz

Amyotrofik lateral skleroz (ALS), aynı zamanda Motor Nöron Hastalığı olarak da anılan, merkezî sinir sisteminde, omurilik ve beyin sapı adı verilen bölgede motor sinir hücrelerinin (nöronlar) kaybından ileri gelen bir hastalıktır.

Hastalık, merkezî sinir sisteminde, omurilik ve beyin sapı adı verilen bölgede motor sinir hücrelerinin (nöronların) kaybından ileri gelir. Bu hücrelerin kaybı kaslarda düşüklük ve erimeye yol açar. Ayrıca erken ya da geç hareketin birinci nöronu da hastalanır. Zihinsel fonksiyonlar ve bellek ise bozulmaz.

Kaslardaki zayıflık ellerde ya da bacaklarda, ağız-yutak bölgesinde ya da dilde başlayabilir ve sürekli ilerleyerek yayılır. Bu yayılma "bulber" alandaki kasları da tutabileceği için konuşma ve yutma güçlüğüne neden olabilir. İleri evrelerinde solunum yetersizliğine de yol açabilir. Genellikle erişkin yaşlarda (40-50) ve erkeklerde, kadınlara göre biraz daha sık görülür. Görülme sıklığı (insidansı) 100.000 de 1-1,5 civarındadır. Daha genç ve daha ileri yaşlarda da ortaya çıkabilir ve genellikle zayıf insanlarda görüldüğü dikkat çekmektedir.

ALS hastalarının ortalama üç ila beş yıl yaşayabildikleri belirlenmişse de, daha uzun süre yaşayan kişiler de vardır.

ALS hastalığına yakalanmış bir çok ünlü kişi bulunmaktadır. Amerikan beyzbol oyuncusu Lou Gehrig, İngiliz aktör David Niven, Leeds United ve İngiltere Futbol Federasyonları menejerleri Don Revie ve Dieter Dengler, metal müzik gitaristi Jason Becker, Amerikan caz müzik bas çısı Charles Mingus, matematikçi Fokko du Cloux, İngiliz fizikçi Stephen Hawking, Çinli lider Mao Zedong, Amerikan politikacı Jacob Javits bu hastalığa yakalanmış ünlü kişilerden bazılarıdır.

Bilim adamları ALS ‘nin kesin olarak nedenini bulamamakla birlikte bu hastalığa ait çok çeşitli risk faktörleri gösterilebilir. Bu hastalığın birden fazla risk faktörüne sahip olduğuna inanılır. Araştırmacılar, DNA’nın yapısını, bağışıklık sisteminde anormalliğe yol açan, bozan enzim sisteminin işleyişini bozan, nörotoksik özellik gösteren bir virüsten şüphelenmektedir. Ailesel ALS’de genetik bir özelliğin neden olduğu tahmin edilse de, ALS’nin diğer türü olan seyrek ALS’de genetik bir nedene rastlanmamıştır.

Batı Pasifikte hastalığın görülme oranlarının artması sonucu,yapılan araştırmalardan sonra nörotoksik bir maddenin hastalığa neden olduğu anlaşıldı. Ardından bu sinirlere zarar veren nörotoksik maddenin Cycad cycascircinalis adlı bir bitkinin tohumlarında bulunduğu anlaşıldı. Bu bitki yalnızca bu bölgede bulunmaktaydı ve 1950 ve 1960’lı yıllarda yiyeceklere katıldığı belirlendi.

İnsanlarda 21. kromozomun bozulması veya hatalı olması sonucu hastalığın ortaya çıktığına inanılmaktadır. Bu gendeki mutasyon otozomal baskın türdendir. Bir ailede bulunan ebeveynlerde kromozomlara bağlı olan ALS varsa onların çocuklarında da bu tür ALS görülme olasılığı çok fazladır. Fakat eğer ailede ’seyrek’ yani kromozomlara bağlı olmayan türden ALS varsa çocuklarda ALS hastalığının olma olsalığı azdır veya yoktur.

ALS Birliğine göre ordu mensubu veya emekli olmuş kişilerin ALS hastalığına yakalanma oranı diğer insanlardan daha yüksektir. ’Orduda ALS’ adlı raporlarında, ordudakilerin neredeyse %60 daha fazla bu hastalığın riski altında olduğu belirtilmiştir.

ALS’ye dair ilk belirtiler genellikle farkedilmez ya da gözden kaçar. İlk belirtiler, kaslarda seğirme, titreme, kas zayıflığı sonucunda kolların veya bacakların etkilenmesidir. Bu tür belirtilerin zamanla artması sonucunda ALS hastalığı ortaya çıkar. ALS’nin belirtileri sonucunda vücutta hangi kas etkilenmekteyse o kısım ilk olarak zarar görür. Hastaların % 75’inde ilk belirtiler, kol ve bacak kaslarında görülmüştür. Bu vakaların bazılarında hastalık önce bacaklardan bir tanesini etkilemiş ve hastalar da bunu ilk olarak yürürken veya koşarken sendeledikleri sonucu keşfetmişlerdir.

Bazı vakalarda ise hastalık ilk olarak elleri ve kolları etkilemiştir. Bu tür hastalar da, hastalığı el becerisi gerektiren düğmeye basma, yazı yazma, anahtarlar ile kapı açma gibi basit işleri yapamamaları sonucu fark etmişlerdir. Bu hastalığa yakalanmış hastaların yaklaşık %25 kadarında daha farklı belirtiler görülmüştür. Bunlardan en önemlisi konuşma zorluğu ve net konuşamamadır. Bu tür hastaların konuşmaları anlaşılmayacak derecede karmaşıktır. Ayrıca, burunla ilgili sorunlar ve zamanla konuşma sesinde düşüklük de ilk belirtilerin arasında görülebilir. Çiğneme bozuklukları ve dilin hareketinin zorlaşması da izleyen belirtilerdir. Dilin hareketinin sınırlanması sonucunda nefes borusu tıkanabilir ve bundan başka ilerleyen durumlarda da tam anlamıyla konuşma kaybı görülebilir.

Hastalığın ilk aşamasında kasların etkilenmesinden sonra, ilerleyen aşamalarda hastalığın tüm vücudu etkilediği görülür. Hastaların hareket edememesi, konuşamaması ve sözcükleri telaffuz edememesi (dysarthria), yiyecekleri çiğneyememesi (dysphagia) örnek gösterilebilir. Üst motor nöronlarının hasar görmesi sonucu kaslarda sertleşme (spastisite) ve abartılı refleksler denen hyperrefleksiya durumu görülür. Babinski işareti denen abartı bir refleks de (ayak başparmağının anormal bir biçimde şişmesi şeklinde olur) üst motor nöronlarının hasar gördüğünü gösterir.

Alt motor nöronlarının da hasar gördüğü kaslarda oluşan zayıflık ve kramp gibi belirtiler sayesinde anlaşılır. Kasların deri altından da istemsiz olarak titremesi de önemli bir belirtidir. Hastalığın görüldüğü kişilerin %15-45 lik bir bölümünde pseudobulbar etki denen bir belirti görülür. Bu belirtide hastalar gülme ağlama gibi davranışlarını kontrol edemezler. Bu etki, duygusal istikrarsızlık olarak da bilinir.

Bir hastaya ALS tanısının konması için, hastalarda üst ve alt sinir hüresi hasarlarının başka durumlardan kaynaklanmadığından emin olunmalıdır.

Hastalığın gelişimi ve yayılım hızı kişiden kişiye değişse bile, sonuç olarak hastalığa yakalanan kişiler ayağa kalkamaz veya yürüyemez, yatağa yatıp kendiliğinden kalkamaz veya ellerini ve kollarını kullanamaz. Çiğneme güçlükleri ve çiğneme yeteneğindeki zayıflama sonucu hastaların normal yemek yiyememesi yemek sırasında hastanı boğulma riskini artırır. Sonucunda da kilo problemleri ortaya çıkar. Hastalık her ne kadar bilince ve anlamaya etki etmese bile, bazı vücut fonksiyonlarının zamanla kaybedilmesi ALS hastalarında sinirlilik ve bunalım gibi ruh hali değişikliklerini de beraberinde getirir. Hastanın ailesinde daha önceden frontotemporal dementia adı verilen durum görülmüşse, hastalarda derin bie kişilik değişimi görülebilir. Fakat bu düşük oranlarda rastlanan bir vakadır. Hastaların büyük bır kısmında sözcük üretimi güçlüğü, dikkat kaybı ve kararsızlık gibi problemler görülür. Bu hastalığın gelişiminin bir kısmı olarak dabilin bozuklukları görülür. Bu problem de, hastanın gece nefes almasında sorunlar yaşamasına bağlanır (nocturnal hypoventilation). Sağlık uzmanları, hastalığın gidişatı hakkında hastalara bilgi verirken; olası tedavi seçeneklerini, hastalığın daha ilerki durumlarında verilecek kararlar açısından önemli olduğundan anlatıp hastalara bilgi vermelidir.

Diyafram kaslarının zayıflaması sonucunda bu bölgedeki hava kapasitesi ve basınç azalır. Bazı durumlarda ilk belirti olarak, kol ve bacak kaslarının zayıflaması gibi belirtiler yerine diyafram kasının zayıfladığı da görülür. Bilevel basınç artırımı adlı yöntem sık sık öncelikle geceleri sonraları gündüz saatlerinde olmak üzere hastanın nefesini desteklemek için kullanılır. Bu yöntemin yetersiz kalmasından önce hastanın tracheostomye ve uzun süreli mekanik solununuma karar vermesi gerekir. Hastaların büyük çoğunluğu bu yolu seçmeyip Palliative care adlı yolu seçerler. ALS hastalarının çoğu da hastalığın kendisinden değil de solunum problemleri (pneumonia) yüzünden ölmektedir.

ALS baskın olarak motor nöronlarını etkiler ve genellikle hastanın bilincine, kişiliğine, aklına ve hafızasına etki etmez. Aynı şekilde, görme kabiliyeti, koklama, tat alma duyma ve dokunma gibi önemli vücut fonksiyonları da bu hastalıktan etkilenmez. Fakat hastalık 20 yıl ve üzeri gibi uzun yıllar sürerse göz kasları etkilenerek, hastada görme kaybı görülür. Multipl skleroz'den farklı olarak bağırsak ve sidik torbası kontrolü devam eder. Fakat hareketsizlik sonucu beslenme şeklinin değişmesi soncunda kabızlık gibi bağırsak problemleri görülebilir.

ALS için henüz bir tedavi bulunamamıştır. Fakat Amerika Gıda ve İlaç Yönetim kuruluşu (FDA) hastalık için geliştirilen ilk ilac olan Riluzole’ü (Rilutek) onaylamıştır. Riluzole’ün glutamat seviyesini azaltarak motor nöronlarının gördüğü hasarı azalttığına inanılmaktadır. Bu ilacı ALS hastalarının ömrünü birkaç ay kadar uzattığı görülmüştür. Hatta bazı durumlarda daha uzun süreli faydaları da olmuştur. İlacın ayrıca hastaların solunum sistemi için gerekli olan desteği alma süresini geciktirdiğine de rastlanmıştır. Riluzole, motor nöronlarının aldığı hasarı geri döndürmez. Aynı zamanda yan etki olarak ilacı karaciğerde hasar ve bazı değişik etkiler gözlenmiştir. Fakat yine de, yeni bulunan ilaçların bir gün ALS’nin gelişimini çok daha yavaşlatacağı öngörülmektedir.

ALS için geliştirilen diğer tedavi yöntemleri de, hastaların daha iyi bir hayat sürmesini ve hastalığın semptomlarını hafifletmeyi amaç edinmiştir. Destekleyici olan diğer yöntemlerden en etkilisi, doktorun, eczacının, fizyoterapistin, beslenme uzmanının ve hemşirelerin hasta için beraber çalıştığı yöntemdir. Hasta bakıcı ve hastanın birlikte çalışarak bir takım oluşturması sonucu bu takım hastanın daha rahat bir hayat sürdürebilmesi için bazı bireysel planlar tasarlayabilir, oluşturulan bu medikal ve fiziksel tedavi yöntemleri bazı özel aygıtlar ile uygulanabilir. Örneğin,hasta özel bir alet yardımı ile hareketli duruma getirilir ve olabildiğince hastanın rahat olması sağlanır.

Doktorlar hastalara, kondisyon artırma, kas kramplarını azaltma, fazla tükürük salgılanmasını azaltma, spastikliği kontrol alma amacı ile bazı tedaviler uygulayabilir. Ayrıca hastaların depresyonu, ağrısı, uyku bozukluğu, kabızlığı gibi sorunları için de ilaçlar bulunmaktadır. Eczacılar, düzenli kullanım için bazı ilaçlar önerebilir ve böylece kullanılan ilaçlardan dolayı oluşabilecek ilaç etkileşimlerini engelleyebilir.

Fizyoterapinin uygulanması ve tedaviyi destekleyici teknolojinin yardımı ile hastanın özgürlüğü artırılabilir ve ayrıca hastalığın seyri sırasında hastanın güvenliği sağlanabilinmektedir. Yürüme, yüzme, antrenman bisikleti gibi hafif aerobik egzersizleri ile hastalıktan etkilenmemiş olan kaslar ve hastanın kalp sağlığı güçlendirilebilir, aynı zamanda hastanın yorgunluk ve depresyonla olan mücadelesi desteklenebilir. Esneme ve hareket alıştırmaları ile de hastanın kaslarının sönmesinin önüne geçilebilir ve spastisitenin verdiği acı azaltılabilir. Fizyoterapistler bu nitelikte hastaları zorlamayan egzersizlerin faydalı olduğunu belirtmekte ve önermektedir. Bazı terapistler de, destek ayakları, yürütücü, tekerlekli sandalye gibi aletler önermiştir. Bunun nedeni de hastaların hareketli kalmalarını sağlamaktır.

Konuşmada zorluk çeken ALS hastaları da konuşma üzerine uzman olan bazı uzmanlardan yardım alabilir. Hastalar bu profesyonel kişiler yardımı ile daha yüksek sesli ve net konuşma tekniklerini öğrenebilirler. Uzmanlar bazı durumlarda konuşma kolaylığı açısından teknolojik aygıtlar da önerebilirler. Örneğin; ses artırıcı, harf tahtaları, evet - hayır aygıtları bunlara örnek olarak verilebilir. Bu tür cihazlar hastalar uzun süreli konuşamadıklarında, bazı sesleri çıkaramadıklarında yardımcı olmaktadır. Bu cihazların kontrolü, parmak, kafa, göz oynatma gibi küçük fiziksel hareketler ile sağlanmaktadır.

Hastalar, konuşma ve beslenme uzmanlarından yemek öğünlerini planlamaları hakkında bilgiler almaktadır. Örneğin, gün içinde yenilen yiyecekler ve kalorileri, yiyeceklerin çiğnenmesi, sıvı gıda alımı konuları hastalar için oldukça önemlidir. Hastalar boğulmayı engelle adına, fazla tükürüğü atma amacı ile bazı emme cihazları kullanmaya başlayabilir. Doktorlar, hasta eğer artık dışarıdan aldığı besinler ile yeteri kadar beslenemiyorsa, direk olarak hastanın midesine bir besleme tüpü sokabilir. Bu beslenme tüpünü kullanılması boğulma ve zatürre riskini artırır. Bu olaylar da akciğerlere sıvı kaçması ile sonuçlanabilir. Tüp hastada acıya neden olmaz ve hastaların yine de dışarıdan beslenmelerine engel olmaz.

Solunuma yardımcı olan kasların zayıflaması görüldüğünde, gece kullanılan solunum desteği aparatı kullanılarak, hastanın uyku sırasında soluk alış - verişine yardımcı olunabilir. Bu tür cihazlar hastanın akciğerlerini yapay olarak dışarıdaki hava ile doldurur. Cihaza hava sağlayan bu dış kaynaklar, hastanın yüzüne ve başına entegre edilir. Hastanın akciğerleri oksijen ve karbondioksit seviyelerini dengeleyemez duruma geldiğinde bu tür cihazlar sürekli kullanılabilir.

Hastalar son çare olarak akciğerlerin görevini tam olarak yapan yapay solunum cihazlarını kullanabilir. Bu yöntemin etkili olması için burun veya ağızdan soluk borusuna giden bir tüp kullanılmalıdır. Uzun süreli kullanın için de traketomi adında bir operasyon ile plastik solunum tüpü boyundan sokularak hastanın soluk borusuna yerleştirilir. Hasta ve yakınları bu yöntemlerden birini seçmeden önce bazı faktörleri göz önünde bulunarak, iyi düşünüp karar vermelidir. Solunum cihazları birbirinden farklıdır. Bu cihazlar hastanın yaşamının kalitesine etki ettiği gibi fiyatları da buna bağlı olarak değişmektedir. Bir hastanın solunum desteği alması, solunum sorunlarını çözüp, yaşam süresini artırsa bile ALS'nin ilerlemesine bir etkide bulunmaz. Hastalar, solunum desteği sistemini almadan önce uzun süre hareketsizlikten dolayı hayatlarında olacak değişiklikler konusunda iyi bir şekilde bilgindirilmelidir. Bazı durumlarda solunum desteği alan hastaların konuşabildiği görülmüştür.

Sosyal çalışıcılar ve hemşireler, özellikle hastalık son aşamada iken, hastalara ve ailelerine tıbbi ve manevi olarak yardım etmektedir. Sosyal çalışmacılar özellikle vasiyet hazırlama, finansal yardım bulma, konularında yardımcı olmaktadır. Ev hemşireleri de sadece medikal anlamda yardım etmezler. Aynı zamanda hasta yakınlarına, hastayı beslemeyi, uygun bir şekilde hareket ettirmeyi, hastanın solunum cihazlarını takıp çıkarmayı öğreterek hastaya bakanlara yardım eder. Bu tür hemşireler sık sık hastanın evde tedavisi konusunda hasta ile ilgili uzman doktora danışırlar. Hastanın evdeki tedavisinin uygun olup olmadığından sık sık emin olunur. Ayrıca, evde hastaya yardımcı olan bu grup, hastaya ve yakınlarına hastanın hayatının sonlanması durumu hakkında da bilgi verir.

Hayvanlar ve insanlar üzerinde yapılan araştırmalar, kalori kısıtlanmasının (CR) yapılan ALS tedavisinin yanlış olduğunu gösterebilir. Genleri ile oynannış fareler üzerinde yapılan araştırmalar da CR'nin ALS'de ölümü hızlandırdığını kanıtlamaktadır.Bu çalışmada Hamadeh, et al iki çalışmaya da dikkat çekmiştir. Bu çalışmalarda, az enerji üretiminin insanlarda görülen ALS'ye nasıl etki ettiği ve ölüm ile olan ilişkisi anlatılmıştır. Fakat ilk çalışmada, Slowie, Paige ve Antel: "Hastalarda enerji üretiminin düşmesi ölüm ile ilgili değildir; fakat hastalığa büyük bir etkisi vardır." demiş ve sonuç kısmında da "Sonuç olarak ALS hastalarının zamanla enerji üretimi azalmaktadır fakat, hastalığın seyri açısından fazla enerji üretimi tavsiye edilmektedir" demişlerdir. (PMID 8604660)

İlk çalışmalarda, Pedersen ve Mattson farelerde uygulanan ALS modelinde, CR'nin klinik süreci hızlandırdığı fakat hiç bir yararı olmadığını keşfetti..Yüksek kalorili bir diyetin ALS'yi yavaşlatabileceği önerilmiştir.Ayrıca ketojenik diyetin farelerde hastalığın ilerlemesini yavaşlattığı görülmüştür..

RNAi'in keşfi ALS tedavisinde bir umut doğurmuştur.Önce yapılan çalışmalarda RNAi,laboratuar farelerinde ALS'ye neden olan bazı genlerin çalışmasını durdurmada kullanılmıştır.Cytrx adlı şirket ,RNAi kullanarak mutant SOD1 geninin çalışmasını kontrol alma konusunda yapılan bilimsel araştırmalara sponsor olarak desteklemiştir.Aileden gelen,genetik veya diğer türlerdeki ALS hastalarıın %10'luk bir kısmında hastalığın mutant SOD1 geninden kaynaklandığı düşünülmktedir. Cytrx'in oral olarak kullanılan Arimoclomol adlı ilacı ALS tedavisinde kullanılmaktadır.

İnsulin benzeri büyüme faktörü de ALS tedavisi için araştırılmıştır. Cephalon ve Chiron kullanılarak IGF-1 ile ilgili klinik çalışmalar yapıldı. Bir araştırma istenen iyi sonuçları verirken, diğer çalışma net bir sonuç vermedi. Bunun sonucunda da ürün FDA'den (ABD ilaç ve yiyecek yönetim kurumu) onay alamadı. 2007 yılının Ocak ayında İtalya sağlık bakanlığı, INSMED adlı kuruluşun ilacı olan IPLEX'i önerdi.Bu ilaç, IGF-1 ile bağlayıcı protein olan Protein 3 (IGF1BP3) ile olan birleşimiydi ve İtalya'da bulunan ALS hastalarında klinik tedavide kullanılmaktadır.

Dünyada ALS hakkında hastalara ve yakınlarına yardımda bulunan bir çok organizasyon bulunur.Uluslararası olarak ALS MND topluluğu, Amerika birleşik Devletlerin'deALS Association [1], Johns Hopkins 'dekiALS araştırması için kullanılan Packard Center ve staytough.fightHARD.. Birleşik Krallık'da Motor Nöron Hastalıkları Topluluğu,Kanada'da Kanada ALS topluluğu ve Avustralya'da Avustralaya Motor Nöron Hastalıkları Topluluğu [2] vardır.Bu organizasyonlar ve topluluklar ALS hastalarına ve yakınlarına yardım etmeye odaklanmış kuruluşlardır.ALS tedavi geliştirme enstititüsü de günümüzdeki hastalara yeni tedavi yöntemleri bulmayı amaçlamaktadır.Buna ek olarak ,bu topluluk, her yıl düzenli olarak ALS'den kurtulmak için bir yürüyüş adında bir organizasyon düzenlemektedir.Bu yürüyüşte yürüyen kişiler hem hasta insanlar ve araştırmalar için yardım amaçlı para toplamaktadır hem de dikkat çekmektedirler.Ayrıca Curt Schilling bu hastalığa tedavi bulunabilmesi için bir araştırma kuruluşu olan Curt's Pitch for ALS'yi kurmuştur.

*kaynak: vikipedi

Stephen James Ireland




22 ağustos 1986 irlanda doğumlu ortasaha oyuncusu..

şu sıralar manchester city forması giymektedir.. gareth barry ile birlikte yıldızlar topluluğu takımında direkt olarak oynamakta ve ortasahadaki yükü sırtlamaktadır.. ve sırtındaki kanat dövmesi dünyada bir futbolcuda bulunan en büyük dövmedir..

6 Ekim 2009 Salı

21 nisan 2001 fenerbahçe gaziantepspor maçı















şimdilerde pek hatta hiç görüşmesek de o zamanlar toplamış olduğumuz tayfanın çoğunun fenerbahçeli olmasından mütevellit bir arkadaşımızın doğum günüydü.. evet yeni yeni aşık olmuş liseli kızlar gibi toplanıp doğum günü kutlayacaktık.. ben ve iki arkadaşım sabahın köründe play station kiralamaya, diğer 4'lü ise evi hazırlamaya koyulmuşlardı.. play station'ı alıp yola düştük.. 7 adet erkeğin olduğu bir evde çok daha farklı şeyler yapılması beklenirken biz 7 saf toplanmış play station oynuyor ve kömürde sandviç yiyerek doğum günü kutluyorduk..

vakit su misali aktı, turnuva üstüne turnuva düzenlendi.. kazanan, kaybeden oldu ama asıl galip arkadaşlık ve türk sporuydu.. akşama yaklaşmıştık.. nisandı lakin deli gibi yağmur yağmaktaydı izmir'de.. doğum günü çocuğunun aile eşrafı teşrif etmeye yakın pılımızı pırtımızı topladık evlere doğru dağıldık.. o an motorola marka şimdilerde mack kamyonların arka lastiklerinin altına takoz olarak konulan telsim hatlı cep telefonumun bir şarküteri tabelası gibi yanan ışığını gördüm.. maç vardı ve rakip önemliydi.. şampiyonluk için kazanılması gerekmekteydi.. derken o mesajı gördüm.. ilk golü yemiştik.. hakan bayraktar.. 0-1

arkadaş çevremde şimdilerde moda olan ama aslında benim yıllardır uyguladığım totemci olarak bilinirdim o zamanlar.. ya ''bu hafta mağlubuz oğlum'' derdim, ya maçı izlemezdim, ya maç esnasında müzik dinlerdim, ya duşa girerdim, ya oyun oynardım.. maçların önemine göre değişirdi bu hallerim ama derbi maçlarını kesinlikle izlerdim.. 1-0 gerideyken ve şirinyer yolunda adımlarken ''lan belki bir şey olmuştur'' ümidiynen yanından geçtiğim kahvenin içersine arsızca göz attım.. dev ekran karşımda skor ise gözlerimde parlıyordu.. 0-2. bu kez erhan albayrak'tı golün ismi..

eve doğru hızlı ve kırgın adımlarla yağmuru belime belime yiyerek adımlıyor ''bunlar mı şampiyon olacak lan! ruhsuz herifler!'' şeklinde sonradan kendime kızmama vesile olan sözleri savuruyordum.. ama dediğim gibi kırgın ve ıslaktım.. evin köşesinden döndüğümde şimdilerde yine görüşmediğim bir arkadaşıma daha rastladım.. evet, çok geçimsiz ve cins bir tiptim ama fenerbahçe ne olursa olsun seviyordu beni.. sorumsuzum diye terk etmiyor, ''beni neden aramadın? beni neden kıskanmıyorsun?'' şeklinde saçma salak bahanelerle ilişkimizi yıpratmıyordu.. o beni koşulsuz seviyor ben ise ona günden güne büyüyen bir aşkla bağlanıyordum..

o şimdilerde görüşmediğim arkadaşım halihazırda ıslak ve kırgın olan bana ''olum nolcak lan bu fenerin hali? 3 oldu lan! eheheh..'' tarzlı iğrenç laf dokundurma seansının sonuna geliyor, bana ise eve gidip kurulanmak ve sinirden dolapta duran çubukluyu yırtıp yırtmamak arasında seçim yapmak kalıyordu.. annem yanıma geldi, bir havlu uzattı, ''nasıl, eğlendiniz mi oğlum?'' diye sordu.. ben ise geçimsiz ve cins olduğum kadar kaba ve kırıcıydım da.. ''ne eğlenmesi anne ya! maç olmuş 3-0 sen bana eğlenceden bahsediyorsun! git başımdan ya!'' diye cevapladım.. ama anne kutsaldır diyen adamın ağzından öpmek gerek sayın sözlükçüler, kadın o kadar olgun ve naifti ki ''üzülme oğlum atarız 4 tane.. sanki yapmadığımız şey..'' diyerek kırgın olan oğlunu teselli etmeye çabaladı..

ikinci yarı başlamıştı çoktan.. ben ise tüm kızgınlığımla maçı dinlememekte ısrar ediyordum.. annem ''radyoyu açalım mı?'' diye sordu.. böyle durumlarda pek oralı olmam ama gayr-i ihtiyarı ''aaaç, nolcaksa!'' dedim.. açtık, bir 5 dakika falan dinledik.. valla yanlış olmasın sanırım maçı show radyo'dan emre tilev anlatıyordu.. uzun uzun devre arasındaki taraftar şovdan, tribünlerin fenerbahçe'yi nasıl desteklediğinden bahsetti.. ama benim aklım fikrim maçtaydı tabi.. halen bir aksiyon yoktu.. yok olması yetmiyormuş gibi gaziantepspor hala bizim kaleye geliyor, mavi kaleci kazağıyla rüştü devleşiyordu.. ben ''bi bok olmayacak anne, belli oldu!'' dedim ama içten içe de belki bir şey olur ümidiyle dinlemeye devam ettim..

geldik 65 küsürüncü dakikalara, hala aksiyon yok.. derken o zamanların 10 numarası haim revivo çıktı sahneye kafayla topu ağlara yolladı.. maç 1-3'e gelmiş, stad biraz daha coşmuştu.. dakikalar geçiyor, ben ise buz gibi mutfakta ışıldağın radyosundan maçı dinlemeye devam ediyordum.. bu esnada taraftarın sevgilisi milan rapaic sahneye çıktı, topu kalecinin altından ağlara yolladı.. skor 2-3'e gelmişti.. hem statta hem televizyon başında hem de radyoda maç dinleyen milyonlarca fenerlinin ümitleri yeşermişti.. sol kanada açılan topla birlikte ben de sola doğru kaykılmaya başladım.. topu milan rapaic aldı, kafasını kaldırdı, içeri baktı, sol ayağının içiyle tam da deniz uygar demeye hiçbir zaman alışamadığım uche'nin kafasına yolladı.. uche de bu ikramı geri çevirmedi ve topu üst direğin biraz altına çarptırarak ağlarla buluşturdu.. skor 3-3 olmuş ben ise heyecan ve ümitten deliye dönmüş, soğuk mutfakta boncuk boncuk ter dökmüştüm..

hala vaktimiz vardı ve arkamıza inanılmaz bir gaz ve rüzgar almıştık.. ikinci yarı itibari ile kalemize ender gelebilen gaziantepspor öyle bir akın geliştirdi ki yüreğimiz ağzımıza geldi.. mustafa şahintürk rüştü'yle karşı karşıya kalmış ama mavi kazaklı rüştü gole izin vermemişti.. top ortasahaya açıldı, ikili mücadele sonunda milan rapaic'te kaldı.. milan rapaic ortasahadan aldığı topla 3 gaziantepsporlu oyuncuyu geçti, yanında çılgınlar gibi top isteyen serhat akın'a değil de kaleye baktı, öne çıkan çakma barthez ömer çatkıç'ın üstünden mükemmel bir aşırtma vuruşla topu kaleye yolladı.. kadıköy yıkılmış, taraftarlar çıldırmış, emre tilev delirmiş ben ise buz kesmiştim.. dilim damağım kurumuştu.. inanamıyordum hala.. 0-3'ten 4-3'e gelmişti maç..

pek inanmam böyle şeylere ama inanın 3-0 gerideyken bile içimde bir şeyler kıpırdamıştı.. sanki olur diye düşünmüştüm.. yıllar sonra sevilla'yı elediğimiz maçta da olan o ''şey'' evet tam anlamıyla nedenini bile bilmediğim ''şey'' vuku bulmuş ve maçı 4-3 kazanmıştık.. sezonun son maçında yine geriye düşüp samsunspor'u 3-1'le geçerek şampiyonluğa uzanmış, küçük dünyamda o küçük dünyaya bile dar gelen bir sevinç yaşamıştım..

4 ekim 2009 fenerbahçe gençlerbirliği maçı














biricik sevgilimin kendi rekorunu geliştirerek bizlere armağanların en güzelini verdiği maç.. lakin bu derece önemli bir maça bu kadar az ilginin olması da düşündürücü.. ama arkada kalmak iyidir bazen.. kimse pek konuşmasın, pek dillendirmesin bizi.. böyle devam etmek çok güzel gerçekten..

ilk maçlardaki zayıf rakipler önünde alınan galibiyetler dışında sezonun en eli ayağı düzgün topunu oynadı fenerbahçe ki karşısında da henüz mağlubiyet almamış bir ekip vardı.. hadi eli ayağı düzgün demeyeyim, gerçekten de kaliteli bir futbol vardı sahada fenerbahçe adına..

alex de souza, gökhan gönül, volkan demirel tamamdır ama bir ortasaha adamı var ki bu takımda, böyle bir enerji, böyle bir hırs ve istek uzun yıllar görmemiştik şükrü saraçoğlu çimlerinde.. geldiği günden bu yana belki de en güzel dönemlerini geçiriyor emre belözoğlu.. hem kendi takımı adına hem de milli takım adına son derece önemli bir olaydır onun performansı.. aynen devam emre.. sadece oyunu düşününce, rakiple, hakemle dalaşmayınca neler yapabileceğini görmüşsündür umarım..

naçizane teknik analize geçersek; golü erken bulmanın da vermiş olduğu bir rahatlıkla ilk yarı için kontrolü tamamen elinde tuttu fener.. önde bastı, top yaptı ki bu pas alışverişinin en hayati yerlerinde oynayan santos ve güiza topları çok kötü kontrol ederlerken.. tempoyu ayarladı, son derece sağlam ve sert bir mücadele ortaya koydu ve volkan demirel yere yatmadan ilk yarıyı 1-0 önde tamamladı..

ikinci yarı sanıyorum gerek herr daum'un direktifleri gerek hafta içinden gelen hafif yorgunluk gerekse 1-0'ın vermiş olduğu güvenle biraz arkada kalmayı tercih etti fener.. ve bu bence son derece dikkatli takip edilmesi gereken bir olay.. zira fenerbahçe'nin gol bulduğu anlar aslında baskı yermiş gibi göründüğü anlardır.. örnek; bursaspor maçı.. örnek; gençlerbirliği maçı.. örmek; sivasspor maçı.. sayılan bu maçlarda rakip topla oynadı, kanat organizyonları yapmayı denedi, fenerbahçe yarı sahasında sıkça göründü filan.. ama ben bunun kesinlikle bir taktik olduğunu düşünüyorum riskli olsa da.. çünkü rakibe oynama şansı vererek onların ''lan karşımızda fener var, bi şey yapamıyolar.. saldıralım oğlum biz, belki takarız bi tane!'' şeklinde düşünmesini sağlıyorlar ama bence öyle değil.. tam bu anlarda fenerbahçe adına sahneye çıkan adamlar öyle hareketler yapıyorlar ki, ava giden rakip avlanıyor.. thomas doll'un takımı da bu hatayı yaptı ve 2. golü filelerinde gördü.. yani fener bekle ve uygula taktiği ile şimdilik bu ligi domine etmeyi başardı..

halihazırda 2. golü de yiyen gençler oyundan iyice düşünce 3. gol de bebek yüzlü şeytandan geldi ve aslında zor olması beklenen maçı rahatça aldı fener.. aslında maçın özeti izlendiğinde skorun aldatıcı olduğu görülebilir.. zira gençlerin de volkan'ın ellerinde eriyen birçok şansı vardı.. ama demin değindiğimiz bir daum taktiği ile sadece yay ve çevresinden etkili olma şansı yakalayabildi gençler çünkü fenerbahçe sezon başına oranla alan savunmasını çok daha ileri taşımış.. ligin başlarında karşı karşıya toplara maruz kalan volkan demirel artık sadece uzaktan atılan toplara konsantrasyon sağlamak durumunda.. çünkü savunması pek fazla pozisyon vermeden oynamayı öğrenmiş fenerbahçe'nin.. lakin bunlar sadece ülke hudutları içinde gerçekleşen olaylar.. avrupa maceralarımızı da başka bir programımızda değerlendiririz..

her nasıl ki galatasaray'ı ve diğer takımları şampiyonluk potasından atmak abesle iştigalse fenerbahçe'yi de daha 8. haftası oynanan ligde şampiyon ilan etmek o derece mantık dışıdır.. evet, en güçlü adaylardan biridir bu takım ama daha çok gidilecek yolu vardır ve rakipleri de gerçekten ziyadesiyle güçlüdür.. o yüzden ayakları sağlam basmak elzemdir..

tüm bunların dışında sevgili ilhan cavcav'ın ne yapıp edip bu thomas doll'ü yıllarca bu takımda tutması şarttır.. geçen yıl mucize eseri ligde kalan takım bu sene itibari ile son derece sağlam bir performans sergilemekte ve adeta makina gibi bir takım olmaktadır.. gençlerbirliği için en büyük şans potansiyeli thomas doll'dür ve kurduğu takım dikkate şayandır.. ayrıca, hurşit meriç isimli arkadaşın üzerinde durulmalı, dikkatle takip edilmeli ve ilk 11'e bir an evvel monte edilmeli diye düşünmekteyim.. kumaşı çok sağlam gibi..

alex de souza için bir şeyler çizittirmezsem yazdığım bunca şeyi boşuna yazmış gibi hissedeceğim.. büyüksün kaptan.. ayağına, yüreğine, emeğine sağlık.. fenerbahçe spor kulübü tarihinin en başarılı adamı olarak sana teşekkür etmek boyun borcudur.. sağolasın..

Merhaba :)


Herkesler bu blog alemindeyken bendeniz de bir giriş yapmak istedim.. :) Naçizane nasıl kullanıldığını dahi bilmediğim lakin öğrenmek adına heves ettiğim şu blog maceramda umarım yalnızları oynamam.. Zira iş aramak ve aradığın işi bulamamak ziyadesiyle sıkıcı olmakta.. Evvelce futbol, sonra elbetteki dönen dünyayı ve bendenizi de etkileyen olayları aktarma niyetinde olduğum bu sergüzeştte keyifli günler geçirmek dileğiyle :))

Umarım iyi olur her şey..